Esnaflar... Mahallenin kaybedilmemesi gereken değerleri. Ancak açılan büyük marketler, tekelleşmekte olan dağıtım kanalları, siteleşme yüzünden her mahallede bulunan esnaflar yerlerini alışveriş merkezlerinde olan irili ufaklı zincir oluşumlara bırakıyor.
2005 yılında 4 milyon olan esnaf sayısı bugün 2 milyona geriledi. Kepenk açıp kapatıp, siftahlı siftahsız yaşamaktalar.
Kuzguncuk, esnaflar konusunda şanslı. Ben bir süredir buradaki esnaflardan bir tanesinin iyi niyetini ve yapmaya çalıştıklarını yakından takip ediyorum. Hem mücadele eden esnaflara bir örnek olsun hem de yemek kültürümüzün devamlılığı ve de esnafların önemi adına tekrar bir düşünme fırsatı olsun istedim. Aslında bu maddeleri herkes kendi yaptığı iş ne ise onun için de gözden geçirebilir.
1)
Sahip nasılsa ekibi de öyle oluyor. Metet’in sahibi ekibi gibi devamlı koşturuyor. Onu bir kasada, bir serviste, bir mal taşımada görebilirsiniz.
2)
Hep bir güler yüz hakim. Kapısının önünden merhabasız geçmek mümkün değildir. Mekana geldiğinizde onun için misafirleri gelmiştir.
3)
Gönlü bol olana fersah fersah geri gelir. Kimi zaman emekten, kimi zaman maldan geniş gönüllü olmak gerekiyor. Mendil mi istediniz, 2-3 tane de yolluk ister misiniz diye sorarlar. Lavaş pideye ihtiyaç oldu diyelim, abi iki tane pide almak istiyorum deyip de parasını vermek istediğinizde almazlar. Aşk olsun derler...
4)
İyi tiraj yapabilmek. Herkesi özel hissetirmek. Herkesin vakti değerli. Kimine öncelik verip kimini önemsememek artık olmuyor. Öğle saatlerinin yoğun olduğu mekanda ekip herkese yetişiyor. Biz otururken iki kişi sipariş vermek istedi. 2-3 kere seslendiler fakat seslerini duyuramadılar. Sonra garson masaya gitti ve siparişleri aldı, onlar da hiç hayıflanmadılar. Siparişten 2 dakika sonra yemekleri geldi. Hem onlar hem de göz ucuyla etrafı takip eden ben çok şaşırdık. Sipariş verenler “aaa ne kadar hızlısınız” diyince garsonun yorumu “siz sipariş veremediniz ben de o sebepten sizinkini ilk çıkandan getirdim” oldu. Müşterinin ne kadar mutlu olduğunu size anlatamam.
5)
Mahalle dediğinin açı, fakiri ve delisi olur. Bunlar mahallenin sevgilileridir. Onlara iyi bakmak bir taraftan esnafın en temel özelliklerinden biridir.
6)
İşini devamlı geliştirmek: Her zaman içerikle ilgili yapılacak daha iyi bir şeyler vardır. Bunu da devamlı gözlemleyebiliyorum. Eskiden hazır lavaş alıyorlardı ve vasattı. Sadece bir kez söyledim, sonra bir tandır fırın alıp lavaşın başına birini koydular. Hızlı bir şekilde kendileri sıcak tandır lavaşı yapıyorlar. Manda yoğurdu, şişe ayranı. Belki yarın öbür gün zeytinyağlarını da daha iyi yaparlar. Başka bir zeytinyağı esnafının da bu şekilde yüzünü güldürürler.
7)
Emeğinden kaçınmayan esnaf: Büyükada’nın eski yerlileri yeni açılan esnafları adanın öbür ucuna getirmeleri için sadece bir tane kibrit sipariş ederek denerlermiş. Bakalık bakkal sadece o kibrit için bisikletle 20 dakikalık yolu kat edecek mi diye. Bu testten geçenleri içlerine kabul ederlermiş. Bu Metet için de geçerli. Ne sipariş ettiğiniz önemi değil koşarak yardımcı oluyorlar.
8)
Tanıtım artık günümüz dünyası için şart. Mehmet Yaşin programı için Metet’i ziyaret etmiş, İzzet Çapa bir yazısında yazmış. Mehmet Bey’i bonkörce verdikleri mendilin üzerine basmışlar. Küçük ama çok büyük bir tanıtım fırsatını değerlendirmiş oluyorlar.
9)
Abartılı masraflardan kaçınmak: Metet’in çok sade ama güzel bir dekorasyonu var. Perdelerin nasıl tutturulduğuna bakınca bir korniş değil iki halkalı vida ve süpürge sopasının pinotexlenmiş halini görüyor insan. Gereksiz yere borçlanma ve abartılı harcamalar olmayınca içeriğe yani yemeğin ve etin kalitesine verilen önemle çalışanların hakketiği maddiyat da karşılanabiliyor.
10)
Temizlik ve düzen: Metet’in mutfağı açık. Her şey gözünüzün önünde pişiyor, hazırlanıyor. Temizliğini görebiliyorsunuz. Masalar tertemiz sabunlu sular ile siliniyor. Minik ama önemli detaylar.
İyi esnaflarla dolu bir mahalle istiyoruz. Peki siz mahallenizde esnaf olsun, yaşayabilsin diye ne yapıyorsunuz? Haftaya esnafı destekleyen kuruluşlar ve bizim yapabileceklerimizden bahsedeceğim.