REFİKA’DAN ÜRÜNLER REFİKA’NIN YEMEK OKULU
Reklam ve İşbirlikleri için : 0530 546 93 69
0

Yemek Yapmanın 10 Tarafı – Hürriyet Cumartesi

Benim için yemek yapmanın 9’u güzel 1’i kötü en önemli 10 yüzü… Keyifle okumanız dileği ile.

1) Kontrol Bağımlılarına Terapi

Ben kontrol etmeyi ve işlerin kontrolüm içerisinde ilerlemesini seven bir insanım. Ama tabii ki hayat öyle değil ve öyle yaşanmıyor. Ancak yemeğin başlangıcı ve bitişi var. Müziğinizi koyup yemek yapmaya başlayıp, malzemelerle bir olduğunuzda ortaya çıkan şey size sadece güzel sürprizler yapabiliyor. Bütün gün iş listeleri uzayan ve bu işlerin çoğu başka insanların işlerini vaktinde, zamanında ve arzu edilen maddi imkanlar çerçevesinde (her bir madde işi katlayarak gerçek olmasını zorlaştırıyor) gerçekleştirmesini beklerken geçen hayatta, yemek yapmak insana tam anlamı ile bir terapi oluyor.

2) Sabırsızlığa merhem, hemen ödül almayı sevenlere akide şekeri:

Çocuk istediğinize karar verip aksiyona geçtiğinizde sonuç almak minimum 9 ay 10 gün, üniversiteye başladığınızda başladığınız en az 4 yıl, cuma trafiğinde eve gitmeye çalışmak saatler alırken, lezzetli bir yemek yapmak 5 dakikadan 5 saate kadar değişen bir skala ile hemen sonuca ulaştırıyor. Ödülü de sonuçla birlikte paketli gelmiş oluyor. Nefis mi nefis bir yemek, evin baştan çıkarıcı kokusu…

3) Yemek yapmak sesli ve sessiz bir paylaşım.

Ben içine kapanık bir insan olarak yemek üzerinden içimdekileri insanlara aktaracak bir yol buldum. Bu yolu da bana çok uzun yıllardır anlatan ve hatırlatan bir şarkı var,  “Fatih Kısaparmak’ın Kilim”i…

Sözü türkü ile aktarmak gerekirse;
Sevdiğine sözü olan bir yemek pişirir
Yemeğin dilinden ancak gönülden tadan okur
Sırlarımı verdim sana sevgimi verdim
Şu gönlümü yemek yaptım önüne serdim
Ayıptır günahtır diye kilit vurdular dilime
Aşkı dokudum yemeğe anlıyor musun?

Yerinmedim türkü yaptım gayrı bu canımdan
Yemek aynasıdır gönlümün sesidir, tadıdır
Her baharatı bu duygunun ifadesidir
Yemek sevgiye çağırı aşka davettir
Kimi tatlar şikayettir kimi hasrettir
Ben gönül mutfağında pişirdim yemeğimi
Erenlerin dergahında aşkı okudum
Töremizde yemek berekettir kutsaldır

4) Yemek benim için dünya ile ilgili dertlerimi çok güzel bir aktarma yöntemi

Gandi’nin “dünyada görmek istediğin değişiklik kendin ol!” sözünden güç aldım bu yolculuğa çıkarken…

Neden bizim mutfağımız dünyada hakettiği yerde değil? Neden hep başka mutfakları taklit edip, restaurantlarda, yazılı malzemelerde onları ön plana çıkarıyoruz? Bizim mutfağımız inanılmaz. Yapılacak çok şey var.

Sadece yemekte değil hayattaki pek çok konuda kendini hakir veya mağdur gören bir kültür yapımız var. Bu insanın tarihine, değerlerine sahip çıkmamak ve elindekinin değerini bilmemek olarak dönüyor.

Tariflerin her birinde bu dertlere kendimce çözüm bulmaya çalıştım. Sonra hayat bambaşka akmaya başladı. Bu yolculukta da hayatlarını, işlerini tekrar gözden geçiren ve bu duygularla işlerini yapmak isteyen insanlarla her gün daha fazla karşılaşıyorum. Günde bu hislerle dolu en az 2-3 mail alıyor, sosyal medyadan sayısız yorum alıyorum. Bunun mutluluğunu size anlatabilmem ise mümkün değil.

 

refika_birgul03

5) Her gün felsefe dersi ve vaka analizi yapmak gibi: Mutfakta başınıza gelenleri irdelediğinizde her gün çıkabilecek çok fazla ders var.

Yemek insana her gün pek çok konuda dersler veriyor.

Buzdolabında var olan malzemelerden yapılan tarifler insana “mutluluğun ve zenginliğin neye sahip olduğunla değil neye ihtiyaç duyduğunla” alakalı olduğunu her seferinde hissettiriyor. Veya acele ederek yaptığın yemekte stresli değilsen yepyeni güzellikler, stresli isen kazalar çıkarıyor… Bunun gibi pek çok dersi her mutfağa girişte yaşamak mümkün.

6) Sıkılmak imkansız

Her gün aynı yemeği yapma zorunluluğunuz yoksa sıkılmak mümkün değil. Bir gün pilava takılmak, ertesi gün ete, ertesi gün sebzeye takılıp onun dünyasını anlamaya çalışmak sıkılmayı imkansızlaştırıyor. Hele bir malzemeyi tam anladım derken size yeni sürprizler yaptı mı isteseniz bir derede iki kere yıkanamıyorsunuz.

7) Üretmenin tatmini

Çoğumuz artık direkt bir üretim yapmıyoruz. Mobilya, kıyafet veya bir inşaatta olduğunuzda gün be gün değişen bir üretim var. Onun yerine akan harfler ve rakamlardan oluşan üç boyutlu sanal bir dünyada veya görmediğimiz uzak bir yerde yapılan üretimleri satıp, pazarlarken buluyoruz kendimizi. Oysa üretmek ve onun ödülünü bir anda görebilmek çok başka bir his ve ruhumuza çok iyi geliyor.

8) Baştan aşağı bir spa merkezi gibi terapi alanı mutfak:

Yoğun bir yemek yapma seansından sonra yıkanan bulaşık insana su ile uğraşmaktan dolayı inanılmaz bir terapi oluyor. Saçlarınızın diplerinden teninize kadar yemek kokmuş oluyorsunuz ancak bunu da alın teriniz ile yaptığınız ve fiziksel olarak yorulduğunuz için öyle bir iç huzuru var ki tarif etmekte kifayetsiz kalırım.

YENI_MG_5301-Edit

9) Övgü alabilmenin en yaygın yöntemi

Bir büyük şirketin araştımasında Türkiye’de ev kadınlarının en çok övgü aldıkları ve kendilerini övdükleri alanın yaptıkları yemekler olduğu yazıyor. Övgü almayı hepimiz severiz. Bana da “ah ben sizin mısır ekmeğinizi yaptım o kadar güzelki” diyen biri olunca o kadar iyi geliyor ki.. Bin şükür..

10)Devamlı açım, devamlı acıkıyorum!

Yemek yemek çok temel bir güdü. Bu sebepten istediğiniz kadar tok olun, çok lezzetli bir şey daha yapmışsanız canınız çekiyor. Daha fenası yemek yediniz, elinize güzel bir yemek kitabı aldınız diyelim; onu gören gözünüzden beyninize oradan da vücudunuza giden uyarılarla acıkıyorsunuz… Yemek hayal etmek için tarifleri düşünmek ise hepsinden fena oluyor, duvarları tırmalayacak kadar nevriniz dönebiliyor. Eh her gülün dikeni vardır..

Keyifli, bol bol yemek yapmalı ve paylaşmalı bir hafta sonu dileği ile…